Vahiyle Mi İner Bu Bilgelik, Biraz Tartisalim.



Vahiyle Mi İner Bu Bilgelik ?



     Sizce bilgelik mi farkındalığı getirir yoksa farkındalık mı bilgeliği? Bu sorunun cevabını uzun zaman önce bulmaya çalıştım, defalarca zihnimin kapalı kapıları arasında sıkıştım, fakat en sonunda okuduğum bir kitapta cevabımı buldum.*

       Bu sorgulamalarım, bir yaz akşamı başladı. Evet, tarih oldukça uzak gözüküyor olabilir ancak bazen sonuçlara ulaşmak meşakkatli oluyor, sizin de bildiğiniz gibi. Evimizin çatısında kiremitleri izlerken derin bir nefes aldım ve başımı göğe kaldırdığımda hepimizin özlemle andığı yıldızlarla göz göze geldim. Ne kadar parlak ve bilge durduklarını şu an size kelimelerle anlatamam fakat o an bu serüvenimin başlangıcıydı. Düşünsenize, o parlak yüzlerinin ardında sakladıkları o koca gezegenler veya toz bulutları. Aynı bilgeler gibi, sessiz ama ardı akıl almaz. Peki ya, bilgelik ne demekti ? Bir yıldız gibi parlamadan mı ibaretti, hiç sanmıyorum. Bana göre bilgelik günümüzdeki bilginlikle karıştırılmaması gereken, apayrı anlamlarla dolu bir kelimedir. Felsefenini ilk adıdır, bilgelik. Antik çağ Yunan felsefesinde bilgelik, akla uygun davranmak demekti. Kesinlikle yargılamıyorum, fakat günümüzde akla uygun hareketler oldukça yozlaşmış olduğu için bu görüşü destekleyemeyeceğim. Üzgünüm Antik çağ Yunan felsefesi... Peki ya diğerleri bilgeliğin anlam haznesini nasıl doldurmuş ? Sokrates’e göre bilgelik kendini tanımak, Stoacılara göre doğaya uygun davranmak, törebilim bunu tutkulara yenik düşmemek bir diğer deyişle nefsine hakim
olmak olarak adlandırmış. Epikurus’a göreyse bilgelik, erdem ile varılan yüksek sarsılmazlık, dinginlik aldırmazlıktır, tanrıbilime göreyse adından da anlaşıldığı üzere diğer her şey gibi Tanrı’ya aittir. Onlarca farklı görüşe rağmen sizin de dikkatinizi çeken bir ortak nokta oldu mu? En başta değindiğim gibi bilgelik bilginlikle hiç karıştırılmamıştır. Farkındayım, biraz fazla açıklama yaptım fakat bilginin geldiği her hüzmeden bilgeliğin anlamını bilmenin bizleri farklı bir boyuta taşıdığına inanıyorum. Madem, anlam
karmaşamızı farklı görüşler tarafından giderdik artık asıl sorunun cevabını aramaya başlayabiliriz. Bigelik mi farkındalığı getirir, farkındalık mı bilgeliği? Az önce bahsettiklerimin arasından en çok bilineni ve en derin felsefesi olduğuna inandığım Sokrates’in bilgelik açıklamasına bakarsak, bilgeliğin kişinin kendini tanımasından geçtiğini söylüyor. Sizce de insanın kendini tanıması için öncelikle kendini farketmesi gerekmez mi? Bu soruyu sormamı sağlayan şey ilk paragrafta bahsettiğim pembe kapaklı kitabımdı. Yazarın, “Çok iyi anlıyorum, diye karşılık verdim, ama insanlar kendilerinden haberdarlar mı?
“ (GOG(2.kitap), 2) diyerek altı boş araştırmaları sorguladığı anda algıladım insanın önce kendisini farketmesi gerektiğini. O zaman ,benim anladığım kadarıyla, Sokrates’in bilgeliğini farkındalık getiriyor. Aynı durum törebilimin dediklerinin temelinde de bulunuyor bence. İnsan tutkularının farkında olmadan onları nasıl yenebilir ki? Bu hata yapmadan öğrenmek gibi bir şey olurdu herhalde. Peki ya Epikurus’un salt dinginliği... Etrafımda onlarca yoga yapan veya namaz kılan insan var. Her biri kendi içlerindeki huzurun büyüklüğünden bahsediyor. Bana göre huzur dinginliktir, mesela bir yaz akşamı bakir bir sahildeki tahta evde yağan yağmuru dinlemek huzur verir bana ve bu huzur sayesinde dinginleşirim. Tabii ki burada salt dinginliğin davasına yargıç olamam, kendisi hakkında bu kadar bilgim yok fakat gözlemlediğim kadarıyla farkına varmadan ona da ulaşamıyor insan.
       Ne kadar fazla bilgelik ve farkındalığı yan yana koyduk değil mi? Benim bu uzun süreli düşünme maratonumun sonucunda ulaştığım sonuç farkındalığın bilgeliği getirdiğine inanmak oldu. Eski evimin çatı kiremitlerinden beyaz bir bilgisayar ekranına giden bu serüvenime başlamamı sağlayan o küçük yıldızlara

ve kitabında kurduğu o cümleyle beni çözüm ipliğine getiren Giovanni Papini’nin o güzel cümlesine ve örneğini veremediğim daha bir çoğuna minnettarım.
*bu bir kitap yazısı değildir. Okuduğum kitap sayesinde çözümlediğim bir serüven üzerine yazdığım serbest bir denemedir.
Kaynaklar
https://dusunbil.com/wp-content/uploads/2017/01/bilgelik.jpg
Giovanni, Pappini, GOG(I-II), İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınevi, 2006.Baskı. 

Yorumlar

Popüler Yayınlar